Header Ads Widget

Darbecilerin hükümetinde kimler olacaktı?

Ahmet Abakay  | 21/07/2016

Darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Binlerce tutuklu var. Aralarında generaller bulunuyor.
Önümüzdeki günlerde bu darbenin önde gelenleri yargılanırken konuşacaklar. Kimileri itiraflarda bulunacaklar.

Örneğin diyecekler ki; “Eğer başarsaydık devirdiğimiz hükümetin yerine yeni hükümet kurulacaktı. Başbakan ve Bakanların isimlerini belirlemiştik, hazırdı. Başbakan şu, bakanlar şunlar olacaktı. Kendileriyle de konuşup mutabık kalmıştık. Ama olmadı...” 

Düşündükleri, planladıkları başbakan ve bakanların isimleri açıklanınca çok şaşıracağız.
Düşündükleri, kararlaştırdıkları yeni kabine içinde geçmişte ve bugün RTE’nin yanıbaşında olan, parti içinde özgül ağırlığı olduğu belirtilen nice “ikili oynayan” kahramanlar çıkacak.
Sadece AKP içinden değil, nice MHP’li Nice CHP’li sürpriz isimler çıkacak.
Açıklanınca elbette inkar edecekler ama sonunda ortaya çıkacaklar.

Baksanıza tutuklanan darbeciler arasında kimler var.
Örneğin Cumhurbaşkanının başyaveri, yani her saat onun yanıbaşında olan Albay Ali Yazıcı gözaltına alındı.
Genelkurmay karargahında darbe girişimini koordine ettiği belirtilen ve tutuklanan Tümgeneral Mehmet Dişli, AKP Genel Başkan Yardımcılığı yapan Şaban Dişli’nin kardeşiymiş.
Darbecilerle darbeye muhatap olan iktidarın böylesine iç içe olması şaşırtıcı değil.
Çünkü hem darbeci F. Gülen’ciler, hem darbeye hedef olan RTE ve iktidarı daha iki yıl öncesine kadar hükümet ortağı idiler, ikiz kardeştiler. Ülkeyi birlikte yönetiyorlardı.
Sorun, hazineye, devlet kadrolarına, ihalelere el koyarken aralarında anlaşmazlık çıkmasıydı.
Şimdi düşman kardeş olan her iki tarafın da ideolojik olarak bir ayrılıkları yok. Politik olarak İki tarafın da nihai amacı dine dayalı bir yönetim, ülkede ve bölgede sünni islamı egemen kılmak.

Darbe girişiminde bulunanlar için getirilen eleştiri ve haklı olarak en çok sorulan ve yanıtı bulunamayan sorular şunlar:

  1. Bu darbeciler RTE’ye ve iktidara karşı değillerdi. Darbeyi kime karşı yapıyorsun? Devirmek istediğin iktidarsa Önce RTE’yi ve Başbakan’ı tutuklaman gerekiyor. Sen bunu yapmıyorsun.
  2. “Yönetime el konulmuştur” diyen darbe bildirisini ülkede en az izlenen, prestiji en düşük, en dandik iletişim kurumuna, TRT'ye götürüp okutuyorsun. Bu bildirinin TRT de okunduğu saatlerde ülkede en fazla izlenen diğer haber kanallarında Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar uzun uzun konuşuyorlar.
  3. Bir tek siyasetçi gözaltına alınmıyor. Darbe için hiçbir önemi, anlamı olmayan, asla sempati yaratmayan TBMM’yi bombalıyorsun.
  4. Askerleri ve tankları İstanbul boğaz köprülerine göndermiş girişleri tutmuşsun.
  5. Hedefin köprüden geçen TIR şoförleri mi, darbe kamyon şoförlerine mi otomobil kullananlara mı yapılıyor?

Bu soruların yanıtları yok.

Askeri ya da sivil olsun darbe her zaman, her ülkede önce demokrasiyi ortadan kaldırır.
Başarılı olmayan bu darbe girişiminin de faturası yine bu ülkedeki demokrasiyi savunanlara, demokratlara, solculara çıkartılacak.

Çünkü zaten iktidar, muhalif gördüğü kesimler üzerinde ağır baskılar uygulamaktaydı. Demokrasi ve emek mücadelesi veren örgütler, kişiler, akademisyeninden sanatçısına, gazetecisinden sendikacısına sürekli baskı altında.

Şimdi iktidar, darbecileri tutuklatırken, “elimiz deymişken” deyip, bu kesimler üzerindeki baskıyı arttırma sürecine girerse şaşırtıcı olmayacak.

Herkes demokrasi, demokrasi diyor. İktidarın meydanlara topladığı kişiler tekbir getiriyor, dini sloganlar atıyor. Diyanet Başkanlığı'nın de devreye girmesiyle camiler siyasetin merkezi, iktidarın çalışma alanı yapılmıştır.

Darbeye karşı olmak önemlidir.Ancak eğer gerçekten demokrasi savunuluyorsa.Tekbirlerle yola çıkarsan, eylemi din savaşının unsuru haline getirirsen, işi, ”Camiler kışlamızdır”a dönüştürüyorsan demokrasinin değil, gericiliğin bayraktarlığını yaparsın.

Bu nedenlerle, güncel slogan şudur: Ne darbe ne diktatörlük.

Post a Comment

0 Comments